11. Sınıf İngilizce 5. Ünite Kelimeleri ve Anlamları

11. Sınıf İngilizce 5. Ünite Kelimeleri ve Anlamları. 4. üniteye ait İngilizce kelimeleri ve anlamlarını Türkçe çevirilerini maddeler haline yazdık. İngilizce kelimelerin Türkçe çeviriler.

11. Sınıf İngilizce 5. Ünite Kelimeleri ve Anlamları

a day income : günlük gelir

advice: tavsiye

affect: etkilemek

All in all :herşeyi hesaba katarak / sonuçta

although : rağmen

apologize : özür dilemek

apply sunscreen: güneş kremi sürmek

arrive on time: zamanında gelmek

ask for help: yardım istemek

attempt: teşebbüs etmek

attend a seminar: seminere katılmak

attract the attention : göze çarpmak

audience : seyirci

audition : ses sınavı

authorisation: yetki

background : geçmiş

bad habit: kötü alışkanlık

balance : denge

be addicted to alcohol: alkol bağımlısı olmak

be lazy : tembel olmak

be optimistic: iyimser olmak

be sick: hasta olmak

become a social media addict: sosyal medya bağımlısı olmak

break a bad habit: kötü alışkanlıktan kurtulmak

break heart: kalp kırmak

call an advisor: danışmanı aramak

came up with the idea : bir fikirle

can’t stand : dayanamamak / tahammül

career : kariyer

chance: fırsat, şanş

change history : tarihi değiştirmek

change: değiştirmek

chaos: karmaşa

chatting during lessons: ders boyunca konuşma

cheat: sınavda kopya çekmek

childhood : çocukluk

childhood: çocukluk

claim : iddia etmek / talep etmek

clarity : açıklık / netlik

collapse : çökmek

collapse: çökmek

coming late to classes: derse geç gelmek

consequences : sonuçlar

consultant : danışman

controversy : münakaşa / mücadele

cracking knuckles: parmak çıtlatmak

creation : icat

crime: suç

culture : kültür

cyberattack: siber saldırı

cyberbully: siber zorba

cybercriminal: siber suçlu

cyberlaw: siber hukuk

cybersecurity: siber güvenlik

deceive : aldatmak

decision: karar

dedication: ithaf etme

delaying projects: projelerini ertelemek

depressed : bunalımlı / canı sıkkın

diary : günlük

director : yönetici

display: görüntü

disturb : rahatsız etmek

divorce : boşanma

document: doküman, belge

doing away with : tasfiye

don’t be so hard on yourself : kendine bu

dream : hayal / rüya

duygularını incitmek

eat too much: çok fazla yemek

economic crisis : ekonomik kriz

economy: ekonomi

educational life : eğitim hayatı

embarrassed : sıkılgan / utangaç

enormous : (very big) kocaman

environment: çevre

equivocal : belirsiz / kuşkulu

establishing good sleeping routine: iyi bir uyku düzeni kurma

fail: sınavdan kalmak

feel ashamed : utanmak

feel embarrassed / ashamed: utanmak

feel sad: üzgün hissetmek

feel stressed: stres altında hissetmek

field : alan

flexible : esnek / değişken

flossing your teeth: diş ipi ile temizleme

foresight : öngörü / önsezi

foresight: öngörü

forgive myself : kendini affetmek

forgive: affetmek

full scholarship : tam burs

get a better job: daha iyi bir iş bulmak

get a job : iş bulmak

get angry: sinirlenmek

get worried: endişelenmek

graduate : mezun olmak

grinding teeth: diş gıcırdatma

guest : konuk / misafir

hand in : vermek

hand in: teslim etmek

harm: zarar vermek

have a proper life: düzgün bir hayatı olmak

have an accident : kaza yapmak

have suntan: bronzlaşmak

hire : istihdam etmek / iş vermek

host : ev sahibi

However : (But) Ama

hurt somebody’s feelings : birinini

I wish: keşke

illegal: yasadışı

individual : bireysel / ferdi

information: bilgi

infuriatingly : kızdıracak derecede

infuriatingly: rahatsız edici bir şekilde

insanity: çıldırma, cinnet

instead of : yerine

intend: niyet etmek

intense : gergin

interrupting people: insanların sözünü kesme

invention : icat

janitor : kapıcı / apartman görevlisi

jobless : işsiz

keep diary : günlük tutmak

keep diary: günlük tutmak

keep your promise: sözünü tutmak

language: dil

lead : öncülük etmek

leave: terketmek

legal: yasal

legendary : efsanevi

lifestyle : yaşam tarzı

lifestyle: yaşam tarzı

loose : kaybetmek

lose a friend: bir arkadaşını kaybetmek

lose heart: cesaretini yitirmek

make a decision : karar vermek

make a mistake : hata yapmak

make a wrong decision: yanlış karar vermek

make it possible : mümkün kılmak

making fun of friends: arkadaşlarıyla alay etmek

malware: zararlı yazılım

marital status : medeni hal

marital status: medeni hal

massive insanity : büyük delilik

meet his friends: arkadaşlarıyla buluşmak

memorise: ezberlemek

mistake: hata

modern corporations : modern şirketler

monitor= keep an eye on: gözetlemek

move : taşınmak

narrow : dar

Never mind : Boşver

office cubicle : ofis bölümleri

overcook : fazla pişirmek

passing around notes in class: sınıfta etrafına notlar göndermek

peace : barış

penniless : züğürt / beşparasız

personal : kişisel

poor : fakir

prediction: tahmin

promise: söz

proper life : doğru dürüst bir hayat/yaşam

quarrel : tartışmak

realise: farkına varmak

reflection : yansıma

regret : pişman olmak

remember : hatırlamak

remind: hatırlatmak

result in failure: başarısızlıkla sonuçlanmak

result: sonuç

science: bilim

security: güvenlik

show up: ortaya çıkmak

similar : benzer

snacking too much: çok fazla atıştırma

solve the problem: problemi çözmek

spend a day at a hospital: hastanede bir gün geçirmek

spend too much time online: online çok fazla zaman harcamak

stay together : birlikte kalmak

struggle : mücadele etmek / çabalamak

successful : başarılı

support : desteklemek

suppress : bastırmak / ezmek

suppress: bastırmak

Surprisingly : Şaşırtıcı

survey : anket / araştırma

swear : yemin etmek

take a short break : kısa bir ara vermek

take it to heart: kendini üzmek

take medical help: tıbbi yardım almak

talk show : sohbet programı

talk to an adult: bir yetişkinle konuşmak

target / goal: hedef, amaç

tell the truth : doğruyu söylemek

terrible : berbat

That’s why : Bu yüzden

the worst : en kötü

therefore : bu yüzden

threaten : tehdit etmek

to be addicted : bağımlı olmak

to be confused : kafası karışması

turn into: dönüşmek

unfortunately : malesef

warn: uyarmak

wars: savaşlar

wealthy : varlıklı / maddi durumu iyi

weapon : silah

what if : …. olursa ne olur / farzedelim

wish : dilek / istek

withdraw : geri almak

work on: üstünde çalışmak

work out: işe yaramak, halletmek

world‛s press : dünya basını

wrong choice: yanlış seçim

yell : bağırmak

yell at: birine bağırmak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir