Artık Canımız Sıkılmıyor Kardeşim Dinleme Metni Oku-2.Sınıf Türkçe Kitabı

Artık Canımız Sıkılmıyor Kardeşim Dinleme Metni Oku-2.Sınıf Türkçe Kitabı

Artık Canımız Sıkılmıyor Kardeşim Dinleme Metni Oku-2.Sınıf Türkçe Kitabı

Artık canımız sıkılmıyor. Kardeşim abim Hasan’la ben yani Hüseyin. Biz ne çok şey beraber yapardık, okula beraber giderdik, derslerimize beraber çalışırdık, zaten can sıkıntımız da beraber oldu, herhalde sonbahardı. Yağmur çok yağıyordu, canımız hiçbir şey yapmak istemiyordu. Abim dedi ki, “Bir de Serhat ile Ferhat kardeşlere soralım. Onların da canı sıkılıyor muymuş?” Bizim evde toplandık, ayva ve nar yedik. Abim konuşmaya başladı ve neden canımız sıkılıyor acaba dedi. Ne onlar ne de biz sebebini hiç bulamadık. Sonra abim hepimize bir ödev verdi, “Can sıkıntımız geçmesi için ne yapalım? Herkes bu gece düşünsün, yarın yine aynı saatte buluşalım.” Ben gece boyunca düşündüm. Abeyim zaten düşünse de belli etmezdi. Ertesi gün oldu, Serhat’la Ferhat geldi, bu sefer sarı üzüm ve leblebi yedik. Ihlamur bile içtik. Sonra herkes sırayla konuşmaya başladı.

“Satranç oynayalım” diye düşündük, ama dedi Serhat, “Satrançta atlar, filler, vezirler ne çok taş var. Ben hep karıştırıyorum bozuk paralarla çivili tahtada maç yapalım” dedik. Ama çivili tahta kaybolmuştu, yenisini yapmak çok vakit isterdi. Bize hemen bir çare lazım dedi Ferhat. Evde saklambaç oynamak da çok sıkıcı oluyor, herkesin nereye saklanacağı hemen öğreniyoruz dedim. Ben de herkes konuştu ve biz anladık ki herkes biraz sıkılmış, her oyundan, son bir sessiz oldu.

Ben mavi kırmızı tükenmez kalemle kocaman bir nar resmi yapmaya başladım, ama benim narım kabuğu maviydi, değişiklik olsun istemiştim. Ben resim yaparken ağabeyim bir önceki günün gazetesini okuyordu. Serhat pencereden dışarıyı seyrediyordu, sokakta ne görüyorsa kardeşine anlatıyordu. Kardeşi de hem onu dinliyor, hem de gazetenin bulmacasını çözmeye çalışıyordu. Herkes böyle bir şeyle uğraşıyor işte, ne kadar vakit geçtiğini bilmiyorum. Bir anda aklıma geldi ve konuşmaya başladım.

“Tamam, işte bakın, kendi başımıza kalınca yaptığımız şeyler var, ve o şeylerle uğraşırken vakit nasıl da hızlı geçiyor,” dedim. Abim düşündü, “Evet, aslında herkesin bir sevdiği varmış,” dedi. Heyecanlandık, abim meseleyi hemen kavradı, bana “aferin” dedi. “Sen bizim işimizi kolayca çözdün.” Sonra da anlatmaya başladı.

Hasan abey Serhat’a ne yapmasını söylemiş olabilir. Hasan Abey için hangi öneriyi getirmiş olabilir? Sen de gazeteden sevdiğin haberleri yazsan mesela. Belki çok güzel hikayeler çıkar. Serhat evet dedi, “Neden olmasın, Hasa abey.” Ferhat’a ne yapmasını söylemiş olabilir.

 Ferhat? “Sen bulmaca çözerken sayılarla ilgili bilmeceleri de çözsen, hem matematiğin gelişmiş olur, hem de güzelce vakit geçirirsin,” dedi.

Ben çok heyecanlandım. “Evet, herkese bir iş çıkıyor. Ne güzel,” dedim. Zaten ben de resim yapıyorum, bakın, mavi kabuklu kocaman bir nar çizdim,” dedim. Hepsi çok beğendi. “Tamam, işte benim de bir işim var artık. Peki abim ne iş yapacaktı?” Onu da Serhat açıkladı. “Serhat, Hasan Abey için hangi öneriyi getirmiş olabilir?

Sen de gazeteden sevdiğin haberleri, yazıları fotoğrafları kessen, onları saklasan, ne güzel bir albüm olur,” Serhat pencereden bakmadan da hikayekler yazıyordu artık. Ferhat sadece gazeteden bulmaca çözmekle de kalmadı. Sayılarla yapılmış bilmeceler ve kelime bulmacalarıda öğrendi. Hatta televizyondaki yarışmaları bile takip etmeye başladı. Biz yapacak iş bulmuştuk ya, çok mutluyduk.

(Mustafa Çiftçi)

Türkçe Kitabı Dinleme Metinleri Oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir