Mutlu Prens Dinleme Metni Oku- 6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı (MEB)

Mutlu Prens Dinleme Metni Oku- 6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı (MEB)

Mutlu Prens Dinleme Metni Oku- 6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı (MEB)

 

Mutlu Prens

Mutlu prensin heykeli uzun bir sütunun tepesinde şehrin ta üzerinde yükseliyordu. Baştan aşağı ince altın varaklarla kaplıydı. Gözleri iki parlak safirdi, kılıcının kabzasında da iri kırmızı bir yakut parıldıyordu. Herkes çok hayrandı ona.

Duyarlı bir anne “Ay Dedeyi isterim” diye ağlayan küçük oğluna “Neden Mutlu Prens gibi olamıyorsun?” diye sordu.

Mutlu Prens hiçbir şey için ağlamayı aklının ucundan bile geçirmez.

Bir gece şehrin üzerinden küçük bir kırlangıç geçti uçarak.Arkadaşları 6 hafta önce Mısır’a gitmişlerdi ama o geride kalmıştı. Bütün gün uçtu gece olduğunda şehre vardı. “Nerede konaklasam” dedi. “Umarım Kent beni ağırlamak için hazırlık yapmıştır.” sonra uzun sütunun üzerindeki heykeli gördü.

“Burada konaklayacağım” dedi. “Temiz hava bol”. Böyle diyerek mutlu prensin ayaklarının arasına kondu. Çevresine bakındı “Altından bir yatak odam var.” dedi kendi kendine alçak sesle ve uyumaya hazırlandı. Fakat başını tam kanadının altına sokarken üzerine büyük bir su damlası düştü.

“Ne garip şey” diye bağırdı “gökyüzünde tek bir bulut yok yıldızlar berrak ışıl ışıl gene de yağmur yağıyor. “Avrupa’nın kuzeyinin iklimi gerçekten de feci” derken bir damla daha düştü.

Kırlangıç “yağmurdan korumayacaksa heykel dediğin ne işe yarar iyi bir baca altı aramalı.” dedi ve uçup gitmeye karar verdi.

Ama daha kanatlarını açmadan üçüncü bir damla düştü. Kırlangıç başını kaldırıp yukarı baktı. Bir de ne görsün mutlu prensin gözleri yaşlarla doluydu ve altın yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Yüzü Ay ışığında o kadar güzeldi ki kırlangıcın içi acımayla doldu.

“Kimsin sen” dedi.  

“Ben mutlu prensim”

“ O zaman neden ağlıyorsun” diye sordu kırlangıç.  “Sırıl sıklam ettin beni”

“Ben canlıyken ve yüreğim insan yüreği iken” diye cevap verdi heykel.

“Gözyaşlarının ne işe yaradığını bilmezdim. Çünkü üzüntünün girmesine izin verilmeyen kaygısızlık sarayında yaşardım. Gündüzleri arkadaşlarımla bahçede oyun oynardım akşamsa büyük salonda dansın başını çekerdim. Bahçenin etrafında çok gösterişli bir duvar vardı fakat hiçbir zaman o duvarın gerisinde ne olduğunu merak etmedi. Çevremdeki her şey o kadar güzeldi ki saraydakiler  mutlu prens derlerdi bana gerçekten de mutluydum. Eğer zevk içinde yaşamak mutluluksa öyle öldüm sonra da ben öldükten sonra heykelimi buraya böyle yükseğe diktiler. Şehrimin bütün çirkinliğini şehrimdeki bütün yoksulluğu görebileyim diye ve kalbim kurşundan da olsa ağlamamak elimden gelmiyor. Çok Uzaklarda küçük bir sokakta yoksul bir ev var pencerelerden biri açık ve açık pencereden masaya oturmuş bir kadın görüyorum. Yüzü zayıf ve ince iğneden delik deşik olmuş nasırlı kır elleri var. Çünkü o bir tersi odanın köşesinde bir yatakta oğlu hasta yatıyor. Ateşi var ve portakal istiyor. Annesi ona

nehir suyundan başka bir şey veremiyor onun için de ağlıyor kırlangıç kırlangıç küçük kırlangıç ona kılıcımın kabzasında götürür müsün? Benim ayaklarım bu kaideye yapışık bir yere kımıldayamıyorum Kırlangıç kırlangıç küçük kırlangıç” dedi Prens “benimle kalıp ulağ olamaz mısın oğlancık o kadar susamış annesi o kadar üzüntülü ki”

Kırlangıç “Burası çok soğuk” dedi Ama seninle bir gece kalıp ulağın olacağım.

“Teşekkür ederim küçük kırlangıç” dedi Prens.

Böylece kırlangıç prensin kabzası aldı ve gagasında yakutla şehrin damlar inden uçup gitti.

Kırlangıç nehrin üzerinden geçti ve gemilerin direklerine asılı fenerleri gördü sonunda yoksul eve vardı ve içeri baktı. Küçük çocuk ateşler içinde bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu.Anası ise uyuya kalmıştı o kadar yorgundu sıçrayıp içeri girdi kırlangıç ve yakutu masaya kadının yüksüğünün yanına koydu sonra usulca yatağın çevresinde uçtu oğlanın alnını kanatlarıyla serinletti nasıl da serinledim dedi Oğlan herhaldeiİyileşiyorum ve tatlı bir uykuya daldı sonra kırlangıç yeniden uçup mutlu prensin yanına döndü ve ona yaptığını anlattı.

“Garip şey” dedi “içim sımsıcak oysa hava ne kadar soğuk”

“ İyi bir davranışta bulundun da ondan” dedi Prens.

Küçük kırlangıç düşünmeye başladı. Sonra uyuyup kaldı. Şafak söktüğünde nehre uçup orada yıkandı. Ay gökyüzünde yükseldiğinde uçup mutlu prense geri döndü.

“Mısır için Siparişin var mı?” diye bağırdı.  “Birazdan yola çıkıyorum da”

“Kırlangıç kırlangıç küçük kırlangıç” dedi Prens.

“Benimle bir gece daha kalmaz mısın? Şehrin öte yanındaki çatı katında bir delikanlı görüyorum tiyatro müdürüne vereceği oyunu bitirmeye çalışıyor Ama artık yazamayacak kadar üşümüş. Ocakta ateş yok ve açlıktan iyice zayıf düşmüş.”

“Seninle bir gece daha kalacağım ona da bir yakut götüreyim mi?

“Hey hat yakutum yok artık” dedi Prens.

( Oscar Wilde)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir