Atatürk‘ü Gördüm Dinleme Metni Oku – 8.Sınıf Türkçe Ders Kitabı. Türkçe kitabında yer alan Atatürk‘ü Gördüm dinleme metninin yazılışını, okunuşunu, yazılı metnini, sözlerini yazdık.
Atatürk’ü Gördüm Dinleme Metni Oku – 8.Sınıf Türkçe Ders Kitabı
Atatürk’ü Gördüm Dinleme Metni – 8.Sınıf Türkçe Ders Kitabı
Ben Atatürkü gördüm.
O Mayıs gecesi heyecandan uyuyamıyordum o denli çok çok seviyorum ki Atatürk’ü onu doğaüstü bir varlık olarak düşünüyordum. Durmadan babama soruyordum “Babacığım saçlarını görebilecek miyim? Elbette oğlum sesini duyacak mıyım? Elbette. Halka seslenecekmiş Peki Atatürk’ün trenini de görecek miyim?”
“ Bizi istasyona bırakmazlar ki oğlum” bu kez abim soruyordu “Peki Atatürk çocukları çok seviyormuş ikimizin de yanaklarını okşuyacak mı”
“ Bilmem ki o denli yanına yaklaşabilir miyiz oğlum?”
Ağabeyimle durmadan konuşuyorduk. O benden iki yaş büyüktü yedi yaşındaydı. Ekim ayında okula başlayacaktı. Gündüz kaç tane resmini çizmiştik Atatürk’ün. Ama ben hiç benzetememiştim. En çok Nedim benzetiyordu. Ve Adana en çok Atatürk’ü konuşuyordu. Babam çalıştığı yerden bu Atatürk’ün geleceğini. Hastaymış Atatürk hasta hasta gelecekmiş.
Atatürk doğa üstüydü. Hiç hasta olur muydu?
“ Baba Atatürk hasta olur mu?”
“ Niye olmasın oğlum o da bizim gibi insan”
İnanamıyordum. Yarın görecektim erken gidersek önden yer kapabilirmişiz. İçimde bir korku bir kuşku ya göremezsem Atatürk’ü.
“Hadi yatın artık dedi babam.”
Düşte gördüm, Atatürk beni yanına çağırmış halka “bakın bu Muzaffer benim arkadaşım” demiş. Sabahleyin düşümü abi anlattım güldü. Annem de güldü. “O Çocukları çok seviyor” dedi.
Babamın ellerinden tutmuştuk kahvaltı etmiş miydik bilmiyorum ki o denli heyecanlıydık ki. Babam, ben, abim yürüyorduk. Acaba Atatürk’ü ne zaman görecektim. Biraz sonra mı yoksa öğleyin mi kimbilir belki öğleden sonra görecektim. Babam bir kese kağıdının içine ekmek ve zeytin koymuştu.
“ Ah babacığım” dedim “Keşke daha erken çıksaydık”
O okaliptüs ağacı o kahverengi kürsü, kürsünün önünü polisler şimdiden tutmuşlar yanına yaklaştırmıyorlardı. İnsanlar birikmişlerdi bir yarıştaymışız gibi karışıverdik kalabalığın arasına.
Of şimdi bu önündeki insanlar yüzünden nasıl görecektim Atatürk’ü. Üzüldüğümü gördü babam çünkü zıplasam bile çok zor görüyordum kürsüyü. Babam saçımı okşadı.
“Siz hiç üzülmeyin çocuklar sizi sırayla tombilime bnldiririm” dedi. Yani babam bizi omzuna oturtacak biz bacaklarımızı onun başının iki yanından sarkıtatacağız ellerimize de babanın kafasını tutacağız. “Binelim mi baba Tombiline. pin oğlum. Oh çok güzel kürsüyü görebiliyorum.
“ Bende bende” dedi abim
Babam beni indirdi ağabeyimi bindirdi. Abim sevinçten ellerini çıkarken az daha düşecekti. Eh Artık buradan bir yere kıpırdamayız buracıktı oturur atamızı bekleriz. Ne zaman gelirse gelsin isterse gece gelsin başımızı babamızın sırtına dayar uyuyoruz.
Artık her tren düdüğünde bizim gibi toplanan insanlar birden ayağa kalkıyor, “Geldi Atatürk’ün treni geldi” diyorlardı. Yok hayır kimdir hangi Trendi Mersin’e giden tren mi? yoksa İskenderun’dan gelen tren mi? Babam böyle söylüyordu. Onun treni gelse öhö alkışları buradan duyarız. Sonra bandonun sesi gelir. Böyle diyordu babam ama her tren düğünde o da bizimle birlikte ayağa kalkıyordu. O ne heyecanlı bir bekleyişti. Yine kulaktan kulağa haber yayılıyor valinin arabası gitmiş istasyona Kolordu paşasının arabası da gitmiş. Ee o zaman o zaman Atatürk’ün gelmesi çok yakın. O çok uzun bir tren düdüğü öttü sanki bu düdük bir komutmuş gibi yere oturmuş insanların hepsi ayağa kalktılar. Mırıldanmalar kafaları o yana bu yana çevirmeler. Kalbim güm güm atıyordu. Abimin elini tuttum.
” Biraz sonra Atatürk’ü göreceğiz” dedim. Abim başını sağladı babam elinden tutmaktan usanmış olacak ki ekmek ve karazeytin uzattı bize ikimizde almadık. Sonra yeriz Baba dedik. Çok uzaklardan alkış sesi geldi durur muyuz biz de alkışlamaya başladık. Koca alan alkıştan inliyordu okaliptüsler, çamlar, kuşlar onlar da alkışlıyorlardı. Bir alkış uğultusu içinde içlerimiz kabarmış biraz sonra göreceğimiz Atamızın heyecanı heryeri sarmıştı. Öyle çok seviyorduk ki onu dinmiyordu hiç
alkış ne kollarımız yoruyordu ne sesimiz kısılıyordu. Ben de bağırıyordum incecik sesimle “Yaşa Atam çok yaşa yaşa ya Atam çok yaşa.”
Çoşkumuz göğe heyecanımız doğruğa çıkıyordu. O neler yapmamıştık ki ülkesi için her gün yeni bir şey duyardım annemden babamdan. Kürsünün yanına daha çok polis geldi asker geldi ama her kürsünün önüne kapatmadılar. Kapatamazlar ki Atatürk kızar sonra Muzaffer Atatürk’ü Atatürk Muzaffer’i görmedikten Sonra. O onun için Adana’ya geldi ki. O Muzaffer leri görmeye geldi ülkesinin çocuklarını görmeye geldi. Kim bilir Onlara neler diyecek Muzaffer Bak bu yıl abin İnönü İlkokulu’nda gidecek. E iki yıl sonra sen de gideceksin çok çalışacaksın anlıyor musun? Çok çalışacaksın çalışacağım Atam Oh İşte o babamın sırtındayım babamın kulağına dürtüyorum.
“Baba Oo Atatürk ba ba o o ba ba o “
Abim ayaklarını çekiştiriyor ben Baba ben Tombiline baba Muzaffer gördü Ben de daha şimdi ben göreceğim sıyrılıp iniyorum babamın sırtından Sefa çıkıyor oraya ve tiz sesiyle bağırıyor Atatürk Baba Atatürk. Bu kez ben başlıyorum kardeşimin ayaklarını çekmeye “sıra bende baba sıra Ben de” .
Atatürk konuşuyor neler söylüyor konuşulanlardan Hatay sözcüğünü anlıyorum çünkü annem Hataylı hatayla ilgili birşeyler olacakmış ama anlayamıyorum ne olacağını. Fakat son sözlerini çok iyi anımsıyorum.
“Çok çalışmalıyız çok” diyor Atatürk. yine Alkışlar babamın sırtında alkışlamaya çalışıyorum kürsünün yanındakiler yol açıyorlar Atatürk elini kaldırıyor şapkasıyla selam veriyor. Öyle bir alkış ki halk onu bırakmak istemiyor bağrına basmak istiyor. yorgunmuş hastaymış diyor babam.
“ Hayır hayır Atatürk yorgun olamaz hastada olamaz iki kardeş öyle mutluyuz ki ne yorgunuz ne açız Atatürk’ü gördük ya İnsanlar sel olmuş evlerine dönüyorlar hepsini de yüzlerinde gözlerinde bir ışık atamızın aydınlığı gözlerimizde yüzlerimizi bulaşmış çocukların ellerinde kağıttan bayraklar bayraklarımızıı sallıyoruz. Bir ağızdan söylemesek de Hepimiz Onuncu Yıl Marşı’nı söylüyoruz.
Akşam annem çamaşırdan gelince iki kardeş heyecanlı anlatıyoruz. Annem sonunda ne demiş Atatürk diyor “Çok çalışın da Adam olun Atatürk gibi olun”
( Muzaffer İzgü)