Hacı İbrahim Efendi Mehmetçiğe Dikilen Botlar Dinleme Metni Oku – 4. Sınıf Türkçe Kitabı

Hacı İbrahim Efendi Mehmetçiğe Dikilen Botlar Dinleme Metni Oku – 4. Sınıf Türkçe Kitabı. MEB yayınları sayfa 58’de yer alan dinleme metnin sözlerini, yazılı metnini yazdık.

Hacı İbrahim Efendi Mehmetçiğe Dikilen Botlar Dinleme Metni Oku – 4. Sınıf Türkçe Kitabı

Hacı İbrahim Efendi Mehmetçiğe Dikilen Botlar

Hacı İbrahim Karacasu yaşadığı küçücük kasabasında dericilik uğraşırdı.Onun yaptığı çarıklar ayakkabılar çok ünlüydü. Yaptığı her ayakkabı çok sağlam olurdu öyle kolay kolay eskimezdi.  Çünkü Hacı İbrahim malzemeyi kendisi yapar kendisi dikerdi.

Bütün vatan düşman tarafından paylaşılıyordu. Hacı İbrahim üzgündü. Hatta içinden çalışmak bile gelmiyordu. Artık neye yarardı iyi ayakkabı yapmak. Kasaba kahvehanesi çok şaşırdılar. Çünkü kahvehaneye bir kere bile uğramamış olan Hacı İbrahim şimdi utana sıkıla içeri giriyordu. Bir köşeye geçip bir çay söyledi. Herkesin kendisine baktığını biliyordu sustu çayını karıştırdı.

“ Hayrola Hacı emmi sen kahve nedir bilmezdi?n Sen de bir iş var ama”

 Hacı İbrahim bütün bu söylenenleri sessizce dinledi ilk önce bir şey demedi. Onun sustuğunu görenler birbirlerine şaşkınlıkla baktılar. Biraz sonra Hacı İbrahim ağır ağır söze girdi.

“Ağalar şarşırmakta, meraklanmak haklısınız. Ben kahve nedir bilmem işime gücüme bakarım ama şimdi iş güç zamanı mı? değil Bak gençler bir bir cepheye koşuyor Mustafa Kemal Paşa’nın kurduğu orduya katılıyorlar ya biz. Biz kendi işimize bakıyoruz işte bu yüzden çalışmak bile gelmiyor içimden artık çalışmıyorum”

“ Çalışmıyor musun”

 “Çalışmıyorum”

“ Peki şimdi o sağlam ayakkabıları kim yapacak?”

“ Kim yaparsa yapsın ağlar düşman Hele bir def olsun gitsin o zaman yine yaparım”

“ Biz ne yapalım Peki Hacı İbrahim em mi Bizim elimizden ne gelir?”

“ Bilmem bilseydim buraya gelmezdim. Ben de sizin gibi ne yapacağımı bilmiyorum hele durun bakalım “

“Daha ne kadar duracağız şimdi durma zamanı mı ağalar değil. Ama elimiz bir şey gelmiyor cephede düşman kovalamak için çok yaşlıyız”

“ Ya ne yapalım”

“ Bilmem “

Hacı İbrahim bir süre sonra kahveden ayrıldı kasabaya yayılan bir haber herkesi heyecanlandırdı. Yeni kurulan taburlardan biri kasabanın içinden geçecekti.

Bir sabah kahvehanenin kapısnın iki küçük çocuk heyecanla çaldı.

“Askerler askerler geliyor”

“ Haber doğruymuş geliyorlar” dediler. İhtiyarlar kendilerinden beklenmeyecek bir çeviklikle dışarı çıkmaya başladılar. Hatta bazıları elinde baston olduğu halde kasaba girişine koşuyordu. Koşanların arasında ve en başında Hacı İbrahim de vardı.

Hem koşuyor hem de “Hay yiğitlerim kahramanlarım kovun şu düşmanı yurdumuzdan” diye bağırıyordu.

Bir çocuk gibi sevinçliydi hepsi sıra sıra gelen askerlere bakıyorlardı.

Bunlar kahramandı. Onlar bu yörenin delikanlılarıydı onlar Mehmetcikdi.

 Hacı İbrahim her bir askere çok dikkatli bakıyordu ama gördükleri karşısında adeta yıkıldı. Sadece birkaç erin botu vardı. Diğerlerinin ayaklarındaki çarıklar yırtık pırtıktı.  Hele bazıları yalınayaktı.

 O çıplak ayaklara baktı ve kendi ayakkabılarına baktı manda derisinden yaptığı çok sağlam kunduraları vardı.

“ Ben, dedi. Sağlam ayakkabıyla dolaşıyorum cepheye gitmediğim halde utan utan bu halinden şu gencecik askerlerden yiğitlerden utan senin neyine gerek sağlam Kundura ile gezmek. “

Üzgün bir şekilde oradan ayrıldı uzun bir süredir hiç uğramadığı dükkanının kapısını açtı. O günden sonra Hacı İbrahim Efendi’yi gören olmadı. Kahveye gelmiyordu evde yoktu. Zaten tabakhanesi de hep kapalıydı işi bıraktığını söylediği için hiç kimsenin aklına oraya bakmak gelmedi. Sonra onun tabakhanesi kapanıp çok sıkı çalıştığı haberleri geldi. Bunu öğrenen Kasabalı Hacı İbrahim Efendi’yi görmek ve onunla konuşmak istiyordu ama o kimseye kapıyı açmıyordu.

 Bir sabah erkenden Hacı İbrahim efendinin dükkanına 55 tane at dizildi atların sırtında boş küfeler vardı. 10 asker ve bir Çavuş da başlarında duruyorlardı. Ne olup bittiğini merak edenler hiç ses çıkarmadan dükkanın önünde beklemeye başladılar. Askerler az sonra kucak dolusu botlar, çarıklar ve ayakkabılarla dükkandan çıkmaya ve bunları küfeler doldurmaya başladılar. Durumu şaşkınlıkla izleyen ahali olup bitene bir anlam veremiyordu. Bir süre daha olup biteni izlediler içlerinden birisi “Yahu arkadaşlar anlamıyor musunuz” diye sordu

 “Neyi İbrahim Efendi değil miydi bir şeyler yapmalıyız diyen”

“ Evet öyle diyordu”

“Ama aması şu ayakkabı yapmış çarık dikmiş. Biz de onun hakkında ne kadar kötü düşündük. Ee ne duruyoruz haydi biz de askerlere yardım edelim”

O gün tam 3000 çift ayakkabı bot ve askerlere gönderildi Hacı İbrahim Efendi bunları Mehmetçik için yapmıştı hem de hiç para almadan.

Daha sonra Mustafa Kemal Atatürk bu hizmetinden dolayı Hacı İbrahim Efendi’ye teşekkür etti.

(İsmail Bilgin)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir